Ana Sayfa YAZARLAR İpek Duran İpek Duran yazdı: Mart ayında

İpek Duran yazdı: Mart ayında

0

2020 yılı bitsin ve tüm sıkıntılarımız sona ersin derken, 2021 yılı geldi ve neredeyse ilk çeyreği bitiyor. Sıkıntılarımız artarak devam ediyor. Bizler bu sıkıntılar mücadele etmenin ve yaşamanın bir yolunu bulmak ve hayatta kalmak zorundayız.

Dünya halen COVID-19’la mücadele ederken bir taraftan aşı çalışmaları hız kazandı. Tüm ülkeler vatandaşlarına yardım paketleri açıklıyor, paketler için basılan karşılıksız paralar, yavaşlayan ekonomiler, duran üretim çarkları var. Bir tarafta ise çığ gibi büyüyen farklı finansal yatırım araçları, kripto paralar var. Elbet ki bütün bunların zamanla bir bedeli olacaktır. Şunu unutmamamız gerekir ki bu hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Bedel ile anlatmak istediğim yalnız maddi değil – manevi olarak verdiğimiz özveriler ve tavizlerde vardır. Konu yatırım araçları kripto paralar ve birden zengin olma hayalleri ise, o işin en tehlikeli ve ölümcül olandır. Asla kulaktan dolma bilgilerle iş yapmayın derim.

Mart ayı benim en sevdiğim ve en önem verdiğim ayların arasında gelir, 8 Mart Dünya Kadınlar günü ve 18 Mart 1915 Çanakkale zaferimizin kazanıldığı gün inanılmaz anlamlı, kıymetli günlerdir.

Söze 8 Mart Dünya Kadınlar günü ile başlamak istiyorum. Benim için çok kıymetli bir gündür, kendimi çok özel hissederim bu günde. Bizlere armağan edilmiş özel bir gün. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Birleşmiş milletler tarafından bu şekilde tanımlanmış olarak her yıl 8 Mart’ta kutlanan uluslararası bir gündür. Sizlere bu olayın tarihçesini anlatmayacağım ama önemini anlatmak istiyorum.

Hepimizin bildiği gibi son yıllarda kadın a karşı yapılan haksızlıklar artmış ve artarak devam etmektedir. Cinayetler, tacizler, tecavüzler, haksız işten çıkarmalar vb.

GÖRDÜĞÜ ŞİDDETİ HAKLI BULAN KADINLAR VAR!

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2019 yılı verilerine göre, kadına şiddetin yaygın olduğu ülkeler arasında Türkiye de var. Cinsiyet ayrımcılığının en fazla olduğu ülkeler arasında yer alan Türkiye, 129 ülkenin yer aldığı listede 26. sırada yer alıyor. OECD’ye göre, Türkiye’de 2019 yılında kadınların yüzde 38’i herhangi yakın bir partneri  tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldı. OECD’nin raporunda yer alan dikkat çekici bir başka detay ise, Türkiye’de bir kocanın veya partnerin belirli koşullar altında eşinin dövmesinin haklı olduğunu kabul eden kadınların oranının yüzde 13,3 olması. Türkiye bu kategoride 152 ülke arasında 94. sırada yer aldı.

Ben olaylara şöyle bakıyorum; bir insan hayatta ne kadar güçsüz ve savunmasız kalırsan hayat o kadar üzerine gelir. Bizler eğitimsiz, korkak, aciz, tembel olup ,bir insanın kanatlarının altında kalmayı tercih edersek hayatta bizi o kadar zorlar.

‘’Hayatta yaşanan her şeyin bir bedeli vardır ‘’demiştim bunu hiç unutmayın! Manevi bedeller bence en ağır olanıdır. Örneğin; çok zenginsinizdir, zenginliğin getirdiği farklı bedeller vardır. Sokakta rahat gezemezsiniz, toplu taşımaya binemezsiniz, her gün sokağa çıkamazsınız farklı sorumluklarınız olur. Ünlü güzel bir kadınsınızdır (manken veya sanatçı)  yaşamınız boyunca her şeyinize dikkat edersiniz, yeme içme düzeniniz sporunuz. Ömrünüz boyunca çok sağlıksız beslenirsiniz hiç bir şey olmaz, kilo almazsınız bir gün kalp krizinden ölürsünüz veya felç olursunuz. Örnekler o kadar çok ki inanamazsınız, belki içinizden karamsar bir bakış açısı diyebilirsiniz ama gerçekler hep acıdır ve hayat kimseye pembe hayaller kurdurup yaşatmaz.

KADINLAR ASKERİ EĞİTİM Mİ ALMALI?

Eğitim yaşanan bütün bu sorunları ve tüm kötülükleri önleyebilecek temel ve en önemli konudur. Okumak ve iyi bir eğitim almak son derece önemlidir, çocuklarınızı yetiştirirken mutlaka iyi bir eğitim almasına özen gösterin. İnsan ilk önce okumalı , cesaretli ,  özgüven ve vicdan sahibi olmalıdır. İnsanın her alanda kendini, geliştirmesi gerekiyor. İnternet çağındayız ve bilgiye çok hızlı ve kolay ulaşabiliyoruz. Diyeceksiniz ki; hayat herkese her zaman eşit fırsatlar sunmuyor. Evet haklısınız ama bu fırsatların az veya çok kıyısında kalıp izlemek yerine kendi şansımızı yaratmalıyız. Benim hep savunduğum bir fikrim var; bazılarınıza çok aykırı gelebilir ama bence Türk kadını için askerlik zorunlu bir vazife olmalı. Nasıl ki askerlik bir erkeğin hayatında kişisel olarak bazı farkındalıkları sağlıyorsa Türk kadını da askerlik yapmalı. Askeri bir eğitim almalı, zorluklarla mücadele etmeyi, kendini ve ülkesini savunmayı bilmelidir. O zaman bu kadın cinayetlerinin kaçı işlenebilir? kaç kadın kocasından zayıf ve aciz kalıp dayak yer hiç düşündünüz mü?

Kadınlara aktif cephe görevi veren ülkeler arasında Yeni Zelanda, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Norveç, İsrail ve İsviçre sayılabilir.

Kadın kendini her zaman korumalı ve kendi değerini bilmelidir.

Günümüzde gündüz kuşağında TV kanallarında yayınlanan çeyiz yarıştırma veya kaynana –gelin kavgalarından beslenen çağdışı insani değerlere asla yakışmayacak programlar yerine eğitici-öğretici programlar olabilir, tabii programlar iktisat teorisinde olduğu gibi arz –talep dengesi tarafından belirleniyor izlenme oranı yüksek olunca programların kalitesi bir o kadar düşük oluyor

Lütfen kendi kişisel gelişimimize katkısı olacak gelecek nesillere, yetiştirdiğimiz çocuklarımıza katkısı olacak programlar izleyip eğitim alıp-verelim .’’Aman kızım zengin bir koca bul rahat edersin’’ tarzı öğütler vermekten vazgeçin,  peri masalları ancak hikayelerde olur, Çeyiziniz  diplomanız veya mesleğiniz olsun .Diplomalarınızı yarıştırın , bildiğiniz lisanları konuşun onlarla yarışın.

KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ İSTİYORSANIZ İŞ HAYATINIZ OLSUN

Kadınlar çalışmalı ve para kazanmalıdır, ülke ekonomisine katkı sağlamalıdır. Kalkınmanın cehaletin önüne geçmenin ve hakkımızı korumanın tek yolu bence budur. Çünkü ev hanımı olmak dünyanın en zor işidir. Asla mesai saati ve tatili olmayan hayattaki en nankör iştir. Hayatınızı geleceğinizi tüm insiyatifi başkasının ellerine asla terk etmeyin. İnsanın yaşı ilerledikçe huyları, zevkleri tercihleri değişiyor, kaldı ki zaman içinde eşinizin değişmesin. Elbette ki bu hayatta herkes mutlu ve güzel bir evlilik yapıp yuva kurmak ister ama şartların eşit olmasını istiyorsanız sizlerde çalışmalı ve katkı sağlamalısınız, güçlü olmalı ve güçlü çocuklar yetiştirmelisiniz.

Askerlik fikrim sizlere aykırı gelmiş olabilir, ‘’18 Mart Çanakkale Zaferi’’mizin kazanılması sırasında Türk kadının yaptıklarını ve verdiği emeği düşünürseniz fikrim size çok aykırı gelmeyecektir. 18 Mart 1915 tarihinde muhteşem ÇANAKKALE  ZAFERİNİ kazanan,  Çanakkale’yi geçilmez yapan kendi cenaze namazını kılan bir milletin evladı olmaktan gurur duyuyorum.  Vatanımızın  büyük zorluklarla kazanıldığını asla unutmayalım ve unutturmayalım.

Sizlere naçizane tavsiyem halen Çanakkale ve Şehitliği görmediyseniz lütfen ilk fırsatta ziyaret etmeniz olacaktır. Aziz şehitlerimize dua etmek, bastığınız her karış toprağın altında yatan evlatlarımız olduğunu bilmek damarlarımızda akan asil kana sahip olduğumuzu bir defa hatırlatacaktır.

Çanakkale Zaferinin 106. yıldönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.

Sevgi  ve Saygılarımla.

Exit mobile version