Kendine Yürüyüşe Nur’lu Dokunuş

0
331

Cihat DÜNDAR, yazar Nur Kramer ile sizin için konuştu. Yol : Kendine Yürüyüş isimli kitabı üzerine değerlendirmelerde bulunan Kramer, salgının kendisini nasıl etkilediği sorusuna şöyle yanıt verdi: Hem ekonomik, hem ruhsal anlamda oldukça olumsuz etkiliyor. Yazarken etrafındaki bir çok şeyden etkilendiğini öğrendiğimiz Nur Kramer, yeni çalışmalarından söz etti ve bir itirafta bulundu: duygularımı genellikle içimde tutarım.

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Nur Kramer kimdir?

1968 yılında Ordu’nun Gölköy ilçesinde doğdum. Öğretmen bir baba ve yaptığı her işe yaratıcılığını katmak suretiyle bir sanat eserine dönüştüren terzi bir annenin dört çocuğundan biriyim. Annemin ve babamın hayata bakışımda, eğitime ve emeğe değer vermemde, sanata olan ilgimde katkıları çok büyük. Bunu şimdi daha iyi görüyorum. Babam gibi; her ne yapıyorsam ciddiyetle yaparım, onun gibi ben de şiir yazarım, el yazım babamınkine çok benzer, benim de elimden, cebimden, çantamdan kalemim eksik olmaz. Çalışırken hep bir şeyler yazar, bir şeyler çizerim. Resim yapmayı hep sevmişimdir. Annemin yetenekli elleriyle, özenle yaptığı el sanatı inceliklerinin benim ellerime de bir nebze de olsa bulaşmış olduğunu görüp, şanslı hissederim kendimi. Çocukluğumdan beri sanata ilgim hep vardı, Güzel Sanatlar okumayı isterken kendimi Anadolu Üniversitesi’nde İktisat okurken buldum. Üniversiteyi bitirir bitirmez THY’nin açtığı işe alım sınavını kazanıp, çalışmaya başladım. Sanatla uğraşmak isterken kendimi hesapların, kitapların, mali raporların içinde bulmuştum. Ancak her ne yapıyorsam ciddiyetle yapma özelliğim, işime dört elle sarılmama sebep oldu. Hazırladığım  mali  raporları, finansal tabloları bir şekilde renklendirip, süsleyerek, bir tutam sanat katmaya çalışmışımdır, bu da yaptığım işe kendimi katma şeklim ve imzamdı bir nevi! 27 yıl boyunca oldukça yoğun ve hiç düşmeyen bir tempoda  çok  yorularak  ama  işimi  çok  severek  çalıştım. Dünyanın çeşitli ülkelerinde geçici sürelerle çalışma ve  yaşama  fırsatı  bulmuş  olmak bana çok şey kattı, hayata farklı bakış açıları ile bakmayı öğrenmemi sağladı. Bu anlamda çalıştığım kuruma çok şey borçluyum. 2017 yılında, 49 yaşımda emekli olduğumda “emekli” değil, “mezun oldum” dedim. Benim için okul gibi geçen 27 yıllık çalışma sürecinin sonu emeklilikten ziyade, bir mezuniyetti. Bu birikim ve mezuniyet bana ileride başka kapılar açacaktı. THY’den mezun olduktan sonra eşim ve kızımla birlikte görev yaptığım ülkelerden biri olan İspanya’nın Madrid şehrinde yaşamaya karar verdik. Bu kararda eşimin ve kızımın Avrupa vatandaşı olmalarının payı büyüktü. Her ne kadar yılın çoğu zamanında Madrid’de yaşasak da bir ayağımız ve ikinci adresimiz İstanbul’da. Madrid’de, kendi işimizi kurduk, küçük gruplara, rehberli motosiklet turları yapıyoruz. Ben işin İdari ve mali yönetimindeyim ancak bir taraftan da motosiklet eğitimi alıp kendi motosikletimle yollara düşeceğim ve bu tecrübeyi yazacağım günleri de iple çekiyorum.

En başta sorduğunuz “Nur Kramer kimdir” sorunuza ilk cevabım “bir annedir” olacaktı ancak kendimi tanıtırken kronolojik olarak gitmem gerektiği için cevap biraz uzadı. Gelelim “ben kimim” sorunuzun kendimce cevabına: Bir anne, bir göçmen, bir gezgin, bir yazar-bir çizer, biraz da şair bir yolcuyum.

Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?

“Yazar ya da yazarlık” kavramları çok yeni benim için ve bir gün “yazar” ünvanını hak edip, “yazarım” diyebilmeyi çok isterim. Halihazırda kendimi stajyer olarak görüyor, geliştirmeye çalışıyorum.

Yazmaya; dijital platformda gerek kendi şirketimizin web sitesi blogunda, gerekse sosyal medya hesaplarımda seyahat tecrübelerimi paylaşarak başladım. Aslında hep var olan ve arka cebimde tuttuğum deneme amaçlı yazıları pandemi döneminde daha sık paylaşmaya başladım ve paylaştıkça aldığım olumlu geri dönüşler daha çok yazmaya ve paylaşmaya teşvik etti beni. Yazma sanatları üzerine çeşitli yazarlarla yapılan söyleşi kitapları okudum. Yine bu dönemde, çok beğendiğim ve sevdiğim seyahat yazarı Bahar Akıncı’nın online “Yaratıcı Yazarlık Atölyesi” eğitimine  katılarak  “yazma”  üzerine  çok  şey   öğrendim.  Yazarlık   atölyesinde   yazdığım bir öykünün geçer not almasıyla birlikte de biraz daha cesaret bulup, etkilendiğim her şeyi yazmaya başladım.

Yazarken nelerden etkilenirsiniz?

Etrafımdaki bir çok şeyden etkilenme konusunda algılarım fazlasıyla açık diyebilirim. Doğa, uzaklar, yakınlar, bir ses, bir renk, bir müzik, bir çift anlamlı göz, bir yol, bir köy, bir şehir, bazen de tek bir sözden etkileniyor ve her nerede olursam olayım -sakin ya da gürültülü ortam fark etmiyor- özellikle de son bir senedir her yerde yazarken buluyorum kendimi. Çok konuşkan bir insan olduğum söylenemez, duygularımı genellikle içimde tutarım ve kendimi yazarak daha iyi ifade edebiliyorum. Etrafınızda olan bitenler sizi fazlasıyla etkiliyorsa, yaşadıklarınızı ya birisiyle konuşarak ya da yazarak bir şekilde paylaşmak zorundasınız. Bu anlamda “yazmak” aynı zamanda bir ihtiyaç benim için. Bazen gecenin yarısında tam uyuyacakken aklıma bir şey geliyor,  kalkıp  ertesi  gün  için  notlar  alıp  tekrar   yatıyorum.   Birkaç   ay   önce   İstanbul’da, Halkalı’dan bindiğim trende, Marmaray’da yazmaya başladım, kendimi yazmaya kaptırıp, ineceğim istasyonu kaçırdıktan sonra inip, istasyonda bir banka oturup yazımı tamamladıktan sonra tekrar trene binip fazladan kat ettiğim yolu geri döndüm. Etrafımda olan biten bir çok şeyden etkileniyorum ve etkinin derecesine bağlı olarak; ortamın sakin ya da gürültülü olması fark etmiyor, her yerde her şartta yazmaya, notlar almaya başlıyorum.

Yol : Kendine Yürüyüş isimli eserinizden bahseder misiniz?

Ah işte en sevdiğim soru geldi. “Yol” bir seyahat kitabı olmakla birlikte, kitapta bahsettiğim Yol’un özelliği nedeniyle farklı bir seyahat. Her türlü konfordan uzak bir şekilde, motorlu araç olmaksızın, yürüyerek ya da bisikletle yapabileceğiniz bu yol, İspanya’da bir Ortaçağ Hac Yolu. Bir kendini bulma, bir meditasyon, bir arınma, yenilenme, düşünme, hayatını-yaşadıklarını gözden geçirme, anlam bulma, minimalist yaşam vs. gibi sıralayabileceğim bir çok anlam ve duyguyu tecrübe edebileceğiniz sıra dışı bir yol. Yaptığım tüm seyahatler içinde benim için en anlamlı olan yollardan biriydi ve yolun sonunda bulduğum anlamla birlikte bu tecrübe yazılmalıydı. Bu şekilde ilk kitabım “Yol-Kendine Yürüyüş” doğdu. Bu yolda yürüyen insanların hayatlarının değiştiğine inanılıyor, benim için de öyle oldu ve yazarlığa doğru giden yola adım atmış oldum.

Yol: Kendine Yürüyüş isimli eserinizin ismi nerden geliyor?

Kitapta bahsettiğim Yol, İspanya’da Santiago de Compostela Hac Yolu (El Camino de Santiago) olarak geçiyor. “Yol” haricinde bir isim düşünmedim bile, direkt olarak “Yol” başlığı atıp, kitabı yazamaya başladım. Kendimi bulmak için çıktığım bu yolda kendime doğru yürüdüm. Kitabı yazdığım sırada, “Kendine Yürüyüş” kısmı satır aralarından kendiliğinden çıkıp, Yol başlığının yanına yerleşti.

Yol: Kendine Yürüyüş isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?

Bir seyahat kitabı olması sebebiyle, bir rehber kitap mantığıyla kaleme aldım. Bu yolu merak edip yürümek isteyenler faydalı bilgiler bulacaklardır içinde. Ayrıca farklı ve alternatif bir seyahat arayanların da mutlaka ilgisini çekecektir. Yürüyerek yaptığım bu yolculuktaki her detayı okuyucuya geçirmeye çalışıp, kitabı okurken benimle birlikte yürüdüklerini hissetmelerini istedim. Akıcı, samimi bir üslup kullanmaya gayret ederek bunu sağladığımı düşünüyorum ancak yine de buna en iyi cevabı okuyucu verecektir.

Yol: Kendine Yürüyüş isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?

Kitabın içinde ve en sonunda bir çok mesaj yer alıyor. Özellikle, minimalist yaşam tarzıyla birlikte manen zenginleşirken, dengeye, bütünlüğe yönelik mesajların yanı sıra bir kaç da şiir var. Bu şiirlerden bir tanesi bu sorunuza cevap olsun.

BİRAZ

Her şeyden olsun biraz.

Hiç bir şeyden de olsun biraz Biraz siyah biraz beyaz olsun Yeterince kırmızı…

Biraz paramız olsun.

Biraz zengin biraz fakir olalım. Biraz mutlu biraz hüzünlü, Gözyaşımız olsun biraz.

Gülelim sonra biraz.

Biraz deli olalım,

Yeterince aklımız olsun. Biraz su biraz ekmek Yeterince nefesimiz olsun.

Biraz sen ol biraz ben olayım. Birazlar tamamlasın bizi.

Biraz senden biraz benden,

Tamamlansın hayat.

Biraz biraz olsun her şeyden. İnsanca olsun.

Biraz toprağımız olsun sonra, Sığacak kadar…

Üzerinde çiçek biraz, Unutulmayacak kadar.

Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

İçinde bulunduğumuz şu dönemde hemen hemen her gün yazıyorum; ya bir öykü, ya bir şiir ya da başlamayı düşündüğüm bir sonraki kitabım için notlar almaya devam ediyorum. Kafamdaki projede “Yol” serilerine devam etmek var. İkinci kitap yine yaptığım farklı seyahatlerden oluşacak ve başka yollara götürecek bizi. Şimdilik notlar halinde, o notların birleşip ‘yol’ olmasını umuyorum.

Bunun dışında, öykü denemelerim var ancak o da bir gün kitap halini alır mi henüz bilmiyorum. Bazılarını sosyal medya hesabımda paylaşıyorum. Yazdığım şiirlerin çoğunu sıcağı sıcağına paylaşıyorum. Şiirlerin hepsi deneme niteliğinde olup, dijital platformda paylaşıp, okuyucuyla buluşturmak bir şiir mesafesi. Kitabın okuyucuyla buluşma mesafesi çok daha uzun. Bu anlamda, şiir ve kısa yazılarımı instagram hesabımı aktif bir şekilde kullanmak suretiyle paylaşmaktayım.

Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?

Maddi, manevi olumsuz etkisi çok fazla. Yaptığımız iş tamamen durdu, zaten yeni kurduğumuz bir işti, geliştirecekken, kilit vurmak, kendimizi eve kapatmak, kısıtlanmak, kısılıp kalmak, elbette hem ekonomik, hem ruhsal anlamda oldukça olumsuz etkiliyor. İçinde bulunduğumuz süreçte minimumla yetinmeye çalışırken, olumsuz duygular, görünmez sorunlar katlanarak maksimuma ulaşıyor. Tüm dünyanın bu olumsuzluğun içine düşmüş olması insanı daha da karamsar yapıyor, hepimiz için çok zor bir süreç. Sıkışıp kaldığımız bu karanlık tünelde her birimiz farklı çıkış yolları bulmaya çalışırken ben de kendi çıkış yolumu yazarak buldum ve bu olumsuz etkiyi minimumda tutmaya, kendim ve etrafımdaki insanlar için pozitife çevirmeye çalışıyor, bir ışık bulduğum takdirde paylaşmaya gayret ediyorum. “Yol” kitabım o ışıklardan biri benim için ve bu ışığı okuyucuyla paylaşmaktan mutluyum. İçinde bulunduğumuz bu dönemin benim için tek pozitif tarafı yazmaya ağırlık verip, yazar yönümle tanışmış olmam.