11 Mart 2020… Evet hepimizin hayatının değiştiği o gün, tam 7.8 milyar dünya nüfusunun tehlikeyi hissettiği zaman. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 11 Mart 2020 tarihinde Pandemi ilan etti ve bizler o dakika itibari ile hepimiz Corona virüsü (Covid-19) duyduk; hiç bilmediğimiz hiç duymadığımız bir virüs türü idi.
Açıkçası; virüsü başında bizlerde çok anlamadık, dünyada bir çok ülke de anlayamadı. Zaman ilerledikçe ve maalesef kayıplar hızla yükselince anladık ki çok büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız.
Covid-19 ile beraber iş yapış biçimlerimiz, hayata dair bakış açımız değişmeye başladı. Değer yargılarımız bile birden değişti, sevmediklerimizi sever, sevdiklerimizi sevmez olduk, ailemizin değerini kıymetini tekrardan anladık.
En çok da sağlığımızın değerini anladık, nefes alabilmenin çok kıymetli bir hazine olduğunu tekrardan hatırladık. Hepimiz bu hissettiğimiz bu duygular içerisinde zaman zaman kaybolduk ve bir yol, yön aradık.
Her duygumuz bir hikaye ye dönüştü; her hissimizi her duygumuzu gözden geçirdik. Bundan sonraki hayatımızı salgının getirdikleri ile yaşamaya alışarak geçirmemiz gerekiyordu.
Finans sektörü?.. İşte bu taraf da önemli bir sınavımız var ;2020 yılı maalesef ki çok zor başladı ve öyle gözüküyor ki olumlu yönde toparlanmalar tüm dünyada zaman alacak. Umutlarımızı 2020 son çeyrek için saklıyoruz. Sağlık çalışanlarımıza hepimiz minnettarız ne şanslıyız ki böyle güzel bir ülkede yaşıyoruz ve böylesine yüce gönüllü ve çalışkan sağlıkçılara sahibiz.
Ya finans sektörü çalışanlarımız tabii ki onlara da minnettarız ama maalesef onlar bu işin görülmeyen kahramanları, her sabah finans sektörü çalışanlarımız sanki hiçbir şey olmamış gibi işe gidiyorlar, bankalarda gişe yetkilisi arkadaşlarım para sayma makinaların başında milyonlarca para ile temas ediyorlar, hep mutlu hep güler yüzlü olmaları gerekiyor, anlayışlı, yardımsever, çalışkan olmalılar hep…
Aslında bu sesiz kahramanlarımızın hepsi bizlerden biri, komşumuz, akrabamızın kızı oğlu vs, onların hiç sağlığını hatırını soran var mı? Hatta böyle bir reklam var mı? Ya da yapmayı düşünen kocaman yürekli bir finans kuruluşu veya reklam şirketi var mı? Reklamlara lütfen dikkatli bakın!.. Biz evdeyiz evden hizmet ediyoruz; diyorlar ama evlerde daha çok çalışıyorlar. Bilgisayar başında nefes bile almadan çalışılıyor üstüne bir de evin sorumlulukları var. Şikayet etmek mi?.. Maalesef finans sektörünün kırmızı çizgisidir o sebepledir ki içlerinden sessiz çığlıkları vardır. Sesini asla kimse duymaz-bilmez ama
sen o çığlığı hep içinden atarsın!..
Biz müşteriler olarak çalışanlara karşı biraz güler yüzlü olmalıyız inanın güler yüzlü olmak birşey kaybettirmez. Biz müşteriler olarak çalışan kişiler üzerinde ne gibi baskılar var? Mobbing yapan kaç yöneticileri var? Hedefleri ne kadar ağır, az personel ile ne kadar çok işe yetişmeye çalışıyor? Bu konuları asla bilemiyoruz.
Diyeceksiniz ki; dijitalleşme hızla devam ediyor, artık daha az insan faktörüne ihtiyaç olacak… Evet; dijitalleşme var ve çok da başarılı gidiyoruz ama insan faktörü olmadan asla başarılı olamayız, biraz da mutlu insan daha mı başarılı olur mu desek acaba?
Dijitalleşme demişken biraz istatiksel verilere de bakalım istiyorum; Türkiye Bankalar Birliği’nin 05.05.2020 tarihinde yayınladığı Mart 2020 istatistiki raporlarında Ocak-Mart 2020 dönemi içinde toplam (bireysel ve kurumsal) aktif dijital bankacılık müşteri sayısı 56 milyon 324 bin kişidir. Sektörümüz giderek büyümekte ve işlem hacimleri artmaktadır bu çok mutluluk verici bir haber ama bu bilgiye paralel olarak da insan gücüne de ihtiyaç vardır. 05.05.2020 tarihli Türkiye Bankalar Birliği’nin yayınladığı istatistiki raporda
Mart 2020’de bankacılık sisteminde çalışan (Mevduat bankaları+kalkınma ve yatırım bankalarında) 188 bin 164 kişi var. Yani 188 bin 164 kahramanız daha var; bu kahramanlarımızı da asla unutmayalım, bilgileri deneyimleri sektöre katkıları asla unutulmamalı.
Sağlıkla ve sevgiyle kalın…
İpek Duran/Emekli Bankacı