TCMB Başkanı Ağbal, enflasyon hedefi hakkında, “Ben yüzde 5’e inanıyorum. Başka ülkeler enflasyonu yüzde 1-2’de tutuyor da Türkiye Cumhuriyeti neden tutamasın? Bizim ne eksiğimiz var? Yapabiliriz.” dedi.
Merkez Bankası Kanununun 4. maddesine atıfta bulunan Ağbal, “Banka’nın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler. Banka, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla Hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler.” ifadelerini kullandı.
Bu görevin gereklerini yerine getirmek için ellerindeki bütün araçları etkili bir şekilde kullanma kararlılığında olduklarını belirten Ağbal, Banka’nın bütün kararlarını elindeki veri seti, bilgiler ve kurumsal kabiliyeti dahilindeki yapmış olduğu analizler, modeller ve tahminler çerçevesinde oluşturduğunu söyledi.
Ağbal, kamuda çok uzun süre çalıştığını, farklı görevlerde bulunduğunu, sorumluluk aldığını, her zaman doğrunun yanında olduğunu kaydetti.
Bugüne kadar hesabını veremeyeceği hiçbir işin içinde olmadığının altını çizen Ağbal, şöyle devam etti:
“Şeffaflık vurgumuzun arkasında yatan husus budur. Hesabını veremeyeceğim, şeffaf olarak da paylaşamayacağım hiçbir işin içinde olmadım. Hiç kimse de beni buna zorlayamaz. Kimse zorlarsa da zorlasın karşılığını alamaz. Bugüne kadar böyle geldik, bundan sonra da böyle gideceğiz. Geçmişte herkesin sorumluluk almak istemediği dönemler de oldu. Çok kolaya kaçan insanlar da oldu. İçeride başka, dışarıda başka konuşan insanlar oldu. Biz içerde ne konuştuysak dışarıda da onu konuştuk. İçimiz dışımız bir oldu. Siyasete girdik Bayburt’un köyüne gittik, insanlarla oturduk, Londra’ya gittik yabancı yatırımcı toplantılarına katıldık. Hiçbir yerde olduğumuzdan farklı olmadık. Bilgiye dayalı olarak rasyonel bir çerçevede karar oluşturduk, bulunduğumuz noktanın hesabını vermenin gayreti içinde olduk.”
“Bir şeye inanarak başlayacaksınız.”
Naci Ağbal, Merkez Bankası Başkanı olarak kanunda tarif edilen fiyat istikrarını sağlamak yönünde bir ajandalarının bulunduğunu söyledi.
Hükümet’in Merkez Bankası ile birlikte yüzde 5 enflasyon hedefini belirlediğini ifade eden Ağbal, şunları kaydetti:
“Ben yüzde 5’e inanıyorum. Bir şeye inanarak başlayacaksınız. İnanmadığınız işe girmeyin. Bir şeye inanmıyorsam söylemem. Başka ülkeler enflasyonu yüzde 1-2’de tutuyor da Türkiye Cumhuriyeti neden tutamasın? Bizim ne eksiğimiz var? Yapabiliriz. Önümüzde bir süreç var. Ara hedefler var. Banka, Hükümet’e tavsiyelerde bulunacak. Fiyat istikrarı ve maliye politikası alanlarında neler yapması gerektiğini söyleyecek. Kanun, ‘Banka, Hükümetin mali ve ekonomik müşaviri, mali ajanı ve haznedarıdır.’ diyor.”
Ağbal, fiyat istikrarı konusunda birinci sorumlunun Merkez Bankası olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Merkez Bankasının yapacakları tek başına fiyat istikrarını sağlamaz ama fiyat istikrarı konusundaki en birinci sorumlu Merkez Bankasıdır. Merkez Bankası ‘Benim yaptıklarım yetmez.’ diyerek kendi sorumluluğunu kenara koyamaz; tam tersine, kendi sorumluluğunu başa koyacak, diğer bütün aktörleri, hükümet, sivil toplum, muhalefet, ekonomik ajandalar… Anadolu’ya gidip, vatandaşın ayağına gidip anlatması lazım; ne oluyor, ne yapmak gerekiyor, fiyat istikrarı niye önemlidir; onları yapacağız. 2021 Yılı Para ve Kur Politikasında ortaya koyduğumuz yaklaşımların gerçekten altı dolu dolu çalışmalara dayanıyor. Günlerce oturduk, bütün geçmişi değerlendirdik, mevcut uygulamaları değerlendirdik, dış paydaşlarımızla istişarelerde bulunduk, içeride istişarelerde bulunduk, katılımcı bir anlayışla bütün girdileri hazırlıklara soktuk ve para ve kur politikasında aslında çok bağlayıcı, çok öngörülebilir, hesap verebilir bir çerçeve kurduk. Yani normalde, aslında, kendini bağlamak siyasette çok istenen bir şey değildir, Merkez Bankası bir siyasi kurum değildir ama bürokraside de böyledir, ‘Ya, ne olur, kendimizi bağlamayalım.’, biz kendimizi bağladık, dedik ki: ‘Merkez Bankasının fiyat istikrarı yolunda tek bir politika aracı vardır. O da bir hafta vadeli repo ihale faiz oranıdır.” Herhangi bir şekilde faiz koridorudur, GLP’dir başka bir dolambaçlı yollar olmayacak, olmayacak. Çünkü fiyat istikrarı yolunda eğer bir mücadele yapacaksanız önce Merkez Bankası olarak siz doğru bir araç varken başka bir aracı kullanmayacaksınız, doğru araç neyi gerektiriyorsa onu yapacaksınız. Zaman zaman esneklik anlamında bu tür araçlar ön plana çıkabilir ama esneklikler aslında bizi doğru yapmaktan da hep uzaklaştırmış. Kolayda, kolayın peşinde olmayalım, zorun peşinde olalım, doğrunun peşinde olalım.”
Döviz rezervinin biriktirilmesi konusunda, toplumun Merkez Bankasının rezervlerini güçlendirilmesini istediğini belirten Ağbal, bunun haklı ve doğru bir talep olduğunu söyledi. Bununla ilgili stratejik ölçütlerin ne olduğunu dokümanda açık bir şekilde tarif ettiklerini dile getiren Ağbal, “Biz döviz biriktireceksek bu şeffaf olacak, önceden ilan edilmiş, plan ve program dahilinde olacak. ‘Biz döviz biriktireceğiz’ diye döviz piyasasındaki döviz hareketlerini etkilemeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Ağbal, Merkez Bankası’nın hem yurtiçi hem de yurt dışı döviz arzını yakından takip edeceğini, buradaki gelişmelere göre piyasada belirlenen dalgalı kur rejimi ilkelerine aykırı olmayacak bir alan gördüğünde bunu başlatacağını belirterek, şöyle konuştu:
“Burada başka bir ölçüt daha belirledik. Anlık döviz piyasası koşullarına bakarak reaksiyonel bir tutum sergilemeyeceğiz, piyasanın kendi dengesini bulması, süreklilik arz eden güçlü bir döviz arz ve talebi konusunda imkan oluşması halinde bunu kullanacağız. Bunlar piyasanın çok açık takip edebileceği hususlar. Başlamadan önce de mutlaka bir anons olmalı. Merkez Bankası bu aşamaya geldiği takdirde de çerçevesini ve planını önden kamuoyu ile paylaşacak, şeffaf olacak. Merkez Bankası normalde piyasada alım ihaleleri yöntemiyle döviz biriktirme aracını kullanacak. ”
“Maliye politikasıyla çok güçlü senkronize bir çalışma yürütülüyor”
Ağbal, 2021 yılının enflasyonda sınav verilecek bir yıl olacağını ifade ederek, “Merkez Bankasının bir politika duruşu var, bir sıkılaştırma yaptık, güçlü bir sıkılaştırma olduğunu ifade ettik. Önümüzdeki süreçte enflasyona dair yukarı yönlü riskleri çok açık, şeffaf, net bir şekilde kamuoyuyla paylaştık, bunun olumlu takdir görmüş olmasından da çok memnunum. Bu bizim ortaya koyduğumuz şeffaflık anlayışına da uygun bir paylaşımdı ve onları yönetmek adına elimizdeki politika faizi dahil olmak üzere araçlarımızı kullanmaya başladık. Yıl içerisinde de gelişmelere göre enflasyonun aşağı düşürülmesi, yukarı yönlü risklerin yönetilmesi kapsamında da Merkez Bankası bütün araçlarını kararlılıkla kullanacak.” dedi.
Aynı hedef doğrultusunda maliye politikasıyla da çok güçlü senkronize bir çalışma yürütüldüğünü belirten Ağbal, şunları kaydetti:
“Biz 2021 yılı içerisinde enflasyon raporları kanalı üzerinden enflasyon patikasındaki gelişmeleri açık, şeffaf, riskleriyle beraber, nedenleriyle beraber kamuoyuyla paylaşacağız. Maliye politikası, para politikasında atılan ve atılacak adımlar, fiyat istikrarına çok önemli katkı sağlayacak yapısal reformlar. Yani bunu gıda enflasyonunu oluşturan yapısal faktörlerden tutun ekonomide verimliliğin artırılmasına kadar birçok alanda atılacak adımlar fiyat istikrarı hedefine çok önemli katkılar vereceklerdir ve uzun dönemde katkılar vereceklerdir. Hükümetimizin bu anlamda çalışmalarını yürüttüğü reform hazırlıkları da son derece önemlidir.”
Ağbal, şu anda Merkez Bankasının ortaya koyduğu tahmin hedefi ile beklenti arasında bir kredibilite açığı bulunduğunu ifade ederek, “Merkez Bankasının kredibilitesinin ölçüsü bu açığın kapatılması.” diye konuştu.
Adımlarını attıkça, ekonomideki istikrara işaret eden bütün göstergelerde olumlu sonuçlar ortaya çıktıkça, o zaman ekonomideki aktörlerin geleceğe dair beklentileri olumluya dönüşeceğini vurgulayan Ağbal, ilk başta düşünülenin aksine daha uzun vadeli yatırım kararları başlayacağına işaret etti. Ağbal, “Merkez Bankası biliyorsunuz kısa vadeli faiz oranları üzerinden araçlarını kullanır ama asıl hedefi, aslında uzun vadeli faizleri düşürmektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Swap ile ilgili sorular üzerine ise Ağbal, yılbaşından itibaren çok gecikmeli olarak akan swap işlemleriyle ilgili bilgileri günlük olarak vermeye başlayacaklarını belirtti.
Merkez Bankasının bilanço büyüklükleri
Bankanın bilanço büyüklüklerine ilişkin sorular üzerine de 23 Aralık 2020 tarihi itibarıyla analitik bilanço aktif büyüklüğünün 839 milyar lira olduğunu ifade eden Ağbal, “Bilançonun aktifi dış varlıklar 717 milyar lira, iç varlıklar 200 milyar lira ve değerleme hesabı eksi 77 milyar liradan oluşmaktadır.” bilgisini paylaştı.
Ağbal, “İç varlıklar” altında gösterilen bankacılık sektörüne açılan nakit kredilerin reeskont kredilerinin 141 milyar lira olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bilançonun pasifi, toplam döviz yükümlülükleri 667 milyar lira ve Merkez Bankası parası 172 milyar lira kalemlerinden oluşmaktadır. Toplam döviz yükümlülükleri içerisinde bankaların döviz mevduatı 534 milyar lira, ‘Merkez Bankası parası’ altında gösterilen bankaların TL mevduatı ise 165 milyar lira, emisyon 190 milyar lira, negatif işaretle gösterildiği şekliyle açık piyasa işlemleri de 216 milyar lira olarak ifade edilmiştir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezerv verilerine ilişkin olarak da şu an itibarıyla altın rezervi 42 milyar dolar, döviz rezervi 49,8 milyar dolar, toplam 91,8 milyar dolar.”
Geçmiş dönemde yürüttüğü görevlerle ilgili bazı soru ve eleştirilere yönelik değerlendirmelerde de bulunan Ağbal, verginin, bir devletin temeli olduğunu, tacirler, vatandaşların ticari sır niteliğindeki bilgilerini kimseyle paylaşmadıklarını, bunun tek bir istisnası olduğunu onun da vergi hakkı olduğunu söyledi.
Devletin vatandaşa karşı sorumlu olduğu vergi mahremiyetini koruması gerektiğini ifade eden Ağbal, şöyle devam etti:
“Vergi mahremiyeti var. Kimseyle onu paylaşamazsınız, vergi memuru da paylaşamaz, hükümet de paylaşamaz, sadece vergi ödevi için kullanılır. Dolayısıyla bir kurum herhangi bir şekilde vergiyle ilgili mahrem bir bilgiyi vergi idaresinden istiyorsa, o veri verilmiyorsa doğru iş yapılıyor zaten. Bir tarihe kadar o veri verilmemiştir, doğru da yapılmıştır. Ama bir tarih gelmiştir, o vergi mahremiyetine halel getirecek unsurlar o veri seti içerisinden temizlenmiştir ve Türkiye İstatistik Kurumuna bu veriler verilmiştir. Böylelikle hem devletin namus borcudur, vergiyle ilgili kuruş bir veri veremezsiniz. O korunmuştur ama diğer taraftan milli gelir hesapları bakımından da TÜİK’in ihtiyacı da giderilmiştir.”